The Altar of the Dead is a short story by Henry James, first published in his collection Terminations in 1895. A fable of literally life and death significance, the story explores how the protagonist tries to keep the remembrance of his dead friends, to save them from being forgotten entirely in the rush of everyday events. He meets a woman who shares his ideals, only to find that the past places what seems to be an impassable barrier between them. Although James was not religious in any conventional sense, the story shows a deep spirituality in its treatment of mortality and the transcendent power of unselfish love (font Wikipedia)

Son günlerde, diye konusmasini sürdürdü Meyra, bir duygu her karanlik cöküsünde gelip yakama yapisiyor. Onu yenmek icin bir seyler yapmak zorunda hissediyorum kendimi. Bazen korkum ve üzüntüm birbirine karisiyor. Sabrim, bütün korkularim, belirsizliklerim ve acilarim Hepsi sanki bu duyguda bir araya gelmis gibi. Iste o zaman aklima sen geliyorsun, seni düsünüyorum. Özellikle de aksamin o ilk saatlerinde...Meyra Bir Bosna Hikayesi, Avrupanin orta yerinde, bütün dünyanin gözlerinin önünde gerceklesen 20. yüzyilin en büyük trajedisine, Bosnali Müslümanlarin soykirimina odaklaniyor. Tamamen gerceklere dayanan kisisel hikayelerden, acilardan yola cikan Sinan Akyüz, sadece siyasi meseleleri etkili bir bicimde ortaya koymakla kalmiyor, mikro düzeyde iki insan arasinda komsu, arkadas, sevgili, akraba olusan duygulari da ustalikla gözler önüne seriyor.In den letzten Tagen fuhr Meyra fort Jedes Mal, wenn der Himmel über uns zusammenbricht, kommt ein Gefühl auf und bleibt an meinem Nacken haften.